ee sonunda dönülen bizim bu halk seviyesi olduguna göre( gözümüzle gördüklerimizden de biliyoruz)...demek ki aynı seviye de buluşabiliriz...fazla tevazu kibirdendir...hadi şemsiye ortak bi seviyede bulusalim ve sen bize anlat artik su torpili semsiyeligi
selam torpil felan yok çocuklar.. onlar hep av için tuzak:) seçtik seni evladım-ne mubareksin.. adamı oyup yüzük yapıyorlar bence..:) sonra o yüzüğü boğazına takıyorlar..
ve diyorlar ki bunların hepsi bir nükte
acımı çektin yoksun ki nereden acıdı? şikayetmi ediyorsun? kime? ağlama boş yere gül sen de hep bizimle var sadece bir nükte ...
selam torpil felan yok çocuklar.. onlar hep av için tuzak:) seçtik seni evladım-ne mubareksin.. adamı oyup yüzük yapıyorlar bence..:) sonra o yüzüğü boğazına takıyorlar..
ve diyorlar ki bunların hepsi bir nükte
acımı çektin yoksun ki nereden acıdı? şikayetmi ediyorsun? kime? ağlama boş yere gül sen de hep bizimle var sadece bir nükte ...
ne yüzük ne hırka ne de şemsiye. Yayın önemli tabi ama herkes kendisine göre yayını algılar. İlim bir ışık gibidir, ancak malumatı arttırır. Yaşamında bir başkasının anlattığını ya da yaşadığını birebir bulabilmek bence pek mümkün değildir. Her kes portakal yer ve her kes aynı tadı aldığını söyler ama aslında bunun böyle olduğu pek de doğru değildir. Her kesin kendindeki portakal tadını farkediş ve açığa çıkartıp zevkine varış tecellileri ve zevki farklı farklıdır. Her kes aynı şeyi aynı şekilde yaşayacak diye bir kural yoktur, zaten bu işin doğasınada aykırıdır. Anlatan anlatır dinleyen kendinde bulduğu şekilde alır. Elbette anlatıma dikkat etmek lazım. Kuran ve sünnete muvafık olmamak bunun ölçüsüdür bunun dışında gerek anlatan gerek anlayan yönünden yapılan her yanlış Allah'ı bulma yolunda olduktan sonra inşaallah affedilir. Kısaca dostlar ne anlatan zorlasın kendini ne de dinleyen. Öyle seviye falan bunlar ferdi olan sülukun içinde olur. Mürşidi Kamilin dizinin dibinde olur zaten onlarda ki özelliklerden biri de hakiki manevi evlatlarının durumunu bilmeleri ve ona göre onları süluka tabi tutmalarıdır. Sohbet meclislerindeki tek amaç ise "Muhabbetten hasıl ola Muhammed (sa)....." düsturundan hareketle malumatı arttırıp kendi ilmimize ışık olmasıdır. Unutmayalım ki karşımızda ki bizim zuhurumuz ise biz de olmayanı bize anlatamaz. Anlatan açısından ise ana kural hariç (Kur'an ve sünnete mugayir olmamak) usülüne uygun irşadla vazifeli bir mürşid olmadığı sürece eğer nakil ile anlatıyorsa karşısındaki anlayışının hiç bir önemi olmamalıdır.(Elbette belli seviye ortalama bir idrak şarti ile talepli olmasına bağlı) Bu soru ve cevap şeklinde muhabbete haddim olmayarak böyle bir katkıda bulunmak istedim. Ancak asıl bu konuda katkıyı Cerrahtan Mağfiyet Ocağındaki giriş yazısından bulacağımızı düşünüyorum. Kusurum oldu ise Aşk ola. Eyvallah illallah hu....
Eğer Muhammed hasıl olursa muhabbettir sohbet. Bizim sohbetimiz de inşaallah Muhammed hasıl olan muhabbet olsun.
Peki nedir bu sohbet! İşte bu hep birlikte yaptığımız, peki sohbet cemal cemale olur derler ki inşaallah bizlerin kide cemal sohbetidir diyelim. Cemal sohbeti ne peki! "Mümin müminin aynasıdır." hadisi şerifleri gereğince miraç diyebilirmiyiz bu sohbete. Miraç dersek ne olur! Allahın cemal yönünü temsil eden ümmi vahyin alıcısı Ahmed olur diyebilirmiyiz. Evet demekki böyle tefekkür edersek alıcı Ahmed miş. Peki verici! Abd ve kul'u temsil eden Allah'ın Celal yönünü temsil eden Resul ve Peygamber Muhammed diyebilirmiyiz. Evet alıcı ve verici belli. Kendinden kendine. Ama zuhrun etkileri var farklı farklı. Demek ki sohbetten Hasıl olması lazım gelen Muhammed (sa) olursa muhabbet MİRAÇ olurmuş. Bu hal Ahmed'in zuhurudur.
Kısaca canlar yukarıdaki yorumlarıma ait tefekkürler aslında her şeyin kendi kendine olduğuna dair olup bunun farkına varmaya vesile amacını taşımaktadır kendi kendime olan seyrime dairdir, yani muhatap kendim. Okuyup tefekkür edenin muhatabıda kendisidir. Kusurlarımızın Aşk olması talebi de bundandır. Eyvallah illallah hu.
14 yorum:
ayakta alkıslıyorum ayalım senii...trakyalımısın beya ....evet semsiye bizim seviyemize cok rahat inebilmeli ...
sıkıntı orada zaten.....
sizin seviyeniz yüksek oldugu için ne desem sizi tatmin etmiyor
ee sonunda dönülen bizim bu halk seviyesi olduguna göre( gözümüzle gördüklerimizden de biliyoruz)...demek ki aynı seviye de buluşabiliriz...fazla tevazu kibirdendir...hadi şemsiye ortak bi seviyede bulusalim ve sen bize anlat artik su torpili semsiyeligi
torpilli şemsiye mi,torpill hırka mı????
:) ben diyim yüzük sen de hırka
selam
torpil felan yok çocuklar..
onlar hep av için tuzak:)
seçtik seni evladım-ne mubareksin..
adamı oyup yüzük yapıyorlar bence..:)
sonra o yüzüğü boğazına takıyorlar..
ve diyorlar ki
bunların hepsi bir nükte
acımı çektin
yoksun ki nereden acıdı?
şikayetmi ediyorsun?
kime?
ağlama boş yere
gül sen de hep bizimle
var sadece bir nükte
...
selam
torpil felan yok çocuklar..
onlar hep av için tuzak:)
seçtik seni evladım-ne mubareksin..
adamı oyup yüzük yapıyorlar bence..:)
sonra o yüzüğü boğazına takıyorlar..
ve diyorlar ki
bunların hepsi bir nükte
acımı çektin
yoksun ki nereden acıdı?
şikayetmi ediyorsun?
kime?
ağlama boş yere
gül sen de hep bizimle
var sadece bir nükte
...
şemsiye olacak eninde sonunda şevketiye :)
ne yüzük ne hırka ne de şemsiye.
Yayın önemli tabi ama herkes kendisine göre yayını algılar.
İlim bir ışık gibidir, ancak malumatı arttırır. Yaşamında bir başkasının anlattığını ya da yaşadığını birebir bulabilmek bence pek mümkün değildir. Her kes portakal yer ve her kes aynı tadı aldığını söyler ama aslında bunun böyle olduğu pek de doğru değildir.
Her kesin kendindeki portakal tadını farkediş ve açığa çıkartıp zevkine varış tecellileri ve zevki farklı farklıdır.
Her kes aynı şeyi aynı şekilde yaşayacak diye bir kural yoktur, zaten bu işin doğasınada aykırıdır.
Anlatan anlatır dinleyen kendinde bulduğu şekilde alır. Elbette anlatıma dikkat etmek lazım. Kuran ve sünnete muvafık olmamak bunun ölçüsüdür bunun dışında gerek anlatan gerek anlayan yönünden yapılan her yanlış Allah'ı bulma yolunda olduktan sonra inşaallah affedilir.
Kısaca dostlar ne anlatan zorlasın kendini ne de dinleyen.
Öyle seviye falan bunlar ferdi olan sülukun içinde olur. Mürşidi Kamilin dizinin dibinde olur zaten onlarda ki özelliklerden biri de hakiki manevi evlatlarının durumunu bilmeleri ve ona göre onları süluka tabi tutmalarıdır.
Sohbet meclislerindeki tek amaç ise "Muhabbetten hasıl ola Muhammed (sa)....." düsturundan hareketle malumatı arttırıp kendi ilmimize ışık olmasıdır.
Unutmayalım ki karşımızda ki bizim zuhurumuz ise biz de olmayanı bize anlatamaz. Anlatan açısından ise ana kural hariç (Kur'an ve sünnete mugayir olmamak) usülüne uygun irşadla vazifeli bir mürşid olmadığı sürece eğer nakil ile anlatıyorsa karşısındaki anlayışının hiç bir önemi olmamalıdır.(Elbette belli seviye ortalama bir idrak şarti ile talepli olmasına bağlı)
Bu soru ve cevap şeklinde muhabbete haddim olmayarak böyle bir katkıda bulunmak istedim.
Ancak asıl bu konuda katkıyı Cerrahtan Mağfiyet Ocağındaki giriş yazısından bulacağımızı düşünüyorum.
Kusurum oldu ise Aşk ola.
Eyvallah illallah hu....
hosgldi cerrah ama birtek magfirete geldi :)buralarada gelsin davete icabetenn
nejat abi bizi bize anlayacagimiz ifadekerle aydinlattigin icin tesekkur
Eğer Muhammed hasıl olursa muhabbettir sohbet.
Bizim sohbetimiz de inşaallah Muhammed hasıl olan muhabbet olsun.
Peki nedir bu sohbet!
İşte bu hep birlikte yaptığımız,
peki sohbet cemal cemale olur derler ki inşaallah bizlerin kide cemal sohbetidir diyelim.
Cemal sohbeti ne peki!
"Mümin müminin aynasıdır."
hadisi şerifleri gereğince miraç diyebilirmiyiz bu sohbete.
Miraç dersek ne olur!
Allahın cemal yönünü temsil eden ümmi vahyin alıcısı Ahmed olur diyebilirmiyiz.
Evet demekki böyle tefekkür edersek alıcı Ahmed miş.
Peki verici!
Abd ve kul'u temsil eden Allah'ın Celal yönünü temsil eden Resul ve Peygamber Muhammed diyebilirmiyiz.
Evet alıcı ve verici belli.
Kendinden kendine.
Ama zuhrun etkileri var farklı farklı.
Demek ki sohbetten Hasıl olması lazım gelen Muhammed (sa) olursa muhabbet MİRAÇ olurmuş. Bu hal Ahmed'in zuhurudur.
Kısaca canlar yukarıdaki yorumlarıma ait tefekkürler aslında her şeyin kendi kendine olduğuna dair olup bunun farkına varmaya vesile amacını taşımaktadır kendi kendime olan seyrime dairdir, yani muhatap kendim. Okuyup tefekkür edenin muhatabıda kendisidir.
Kusurlarımızın Aşk olması talebi de bundandır.
Eyvallah illallah hu.
mersiiiiii
huuuuuuu
Yorum Gönder